04 Ekim, 2011

Le Porge

Bordeaux'da yaz sıcakları devam ederken, okyanus kıyısında okumaya söz verdiğim Okyanus Deniz'i yanıma alıp Ekim ayının ikinci günü plaja gitmek üzere yola koyuldum. Tram B'yi kullanarak arkadaşımla merkezin batısında bulunan Méringac durağına ulaştık. Plaja giden otobüsler çok az olduğu için bir başka arkadaş bizi bu duraktan aldı. Yaklaşık 1 saat sürecek olan yolculuğa camları açıp Jacques Brel'den Amsterdam dinleyerek başladık.
Planımız en başta Arcachon koyuna gitmek, oradan ise Avrupa'nın en yüksek kumulu olan (deniz seviyesinden 107 metre yukarıya ulaşan) la Dune du Pyle'ya tırmanmaktı. Fakat arabayı kullanan arkadaş, bu güzel havanın hafta sonunda müthiş bir kalabalık yaratacağına bizi ikna edip Arcachon'un biraz kuzeyinde bulunan Le Porge kıyısına doğru yol almaya başladı. 
Yol Manu Chao şarkılariyla devam etti. Bir önceki gece götürüldüğüm la Dame de Shangai gemisinde  bulunan gece kulübüne dayanabilmek için çokça içtiğimden (clubbing bana göre değil, artık bunu kabul etmeliyim ve saatlice evime dönmeliyim) ara ara uykuya dalarak, ara ara da yolu izleyerek 1 saati  geçirdim. Arabayı bıraktıktan sonra plaja ulaşmak için kumların arasında biraz tırmandık, daha sonra kendimizi kıyıya kadar aşağıya bıraktık.
Boyumdan büyük dalgaların içinde soğuk suya rağmen kaç saat geçirdim bilmiyorum. Titremeye başladığımı fark ettiğimde saat akşam 6 olmuştu. Dönüp güneşin son ışıklarıyla kurudum, kumla oynadım, kitabımı okudum. 
Dönüş yolu biraz daha uzun sürdü. Bayram tatili sonrası pazar akşamı trafiklerine benziyordu. En kötüsü ise, Jardin Public'e ulaştığımda, karnımın deli gibi acıktığını ve açık bir yer bulmamın imkansız olduğunu fark etmekti.
Buzdolabımı hafta sonları dolu tutmaya kendi kendime söz verdim.