İki buçuk yıl önce, Şubat-Mart aylarıydı. Yakın bir arkadaşım, kötü bir dönem geçiriyordu. Toparlanmasına yardımcı olmak için büyük çaba harcıyordum. Onca işin içerisinde, her akşam bir şeyler içmeye gidiyorduk. Benim de normale kıyasla keyifli bir dönemde olmadığımı düşünürsek, ikimize de iyi geliyordu kalabalık ortam ve alkol. Özellikle alkol. Taksim meydanından tünele doğru yürümeye başladığımızda, her gün aynı soruyu soruyorduk: "Bugün nereye gitsek" Bunu düşünürken samimiydik. Bir yandan bunu düşünmenin anlamsız olduğunu biliyorduk. Ayaklarımız, aklımızdan ne geçerse geçsin, bizi Peyote'ye götürüyordu. Aradığımız, yalnızca alkol ve güzel müzikti. Konuşurken veya konuşmak istemediğimiz anlarda dinleyebileceğimiz.
O bira isterdi, ben bir duble rakı alırdım. Peyote'de rakı pek içilmezdi. Fakat bana iyi gelirdi. Geliş sıklığımızdan olsa gerek, zamanla rakının yanında, istemediğimiz halde, votka bardağına dilimlenmiş yeşil elma getirmeye başladılar. Onlar bize alıştı, biz onlara. Merdivenlerden çıktığımızda, sağda müzikleri yapan güzel bir adam otururdu. O da rakı içerdi. Bazen başıyla, bazen gözleriyle selam verirdi.
Bir gün, merdivenlerden genç bir kadın çıktı. Siyah küt saçlı, vücudunu saran ince bir elbisesi, kırmızı ruju ve kırmızı rugan topuklu ayakkabıları vardı. Önce biraz durdu, sonra adama döndü. Yüzüne baktı, bir şey demedi. Sonra dans etmeye başladı. Aynı havayı soluyan her şeyi etkisine alarak. Baştan çıkarıcı. Hepimiz o kadını izledik. Adam da izledi. Her hareketine hapsolarak. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Müzik durdu, kadın da. Adam birkaç saniye gözlerini kapattı. Kadın ona yaklaştı, eline dokundu ve o güzel adamı alıp götürdü. Biz, bir film sahnesinden aniden düşmüş gibi öylece kalakaldık.
Kırmızı rujlu kadını bir daha görmedik. Ancak o güzel adamın müziklerini çokça kez dinledik.
Bu yüzden, dün, "Beyoğlu Bir 'Kimlik' Daha Kaybetti" haberini okuduğumda, ne yapacağımı bilemedim.
O güzel adam, Hakan Orman, iki hafta önce geçirdiği trafik kazasının ardından, iki gün önce hayatını kaybetmiş. O gece, Peyote'de hiç içilmediği kadar çok rakı içilmiş. Çünkü kendisi rakı içmeyi ve yeşil elma yemeyi çok severmiş.
Böyle zamanlarda sözler işlevsiz kalıyor.
Huzur içinde uyusun.